KÜBA - 1

KÜBA - 1



HAVANA

Küba, bir ada ülkesi. Neredeyse tamamı ağaçlarla kaplı olduğu için ona "Güneşin toprağa değmediği yer" anlamına gelen "Cubao" denmiş. Kristof Kolomb'un Hindistan'a batıdan ulaşmak için çıktığı yolculukta, 1492 yılında keşfedilerek İspanya'ya bağlanmış. 1892'de, şair, gazeteci, aynı zamanda "Guantanamero-Guantanamalı kadın" şarkısının bestecisi, halk kahramanı Jose Marti'nin başlattığı gerilla mücadelesi sonucunda, 1898'de bağımsızlığına kavuşmuş. Yeryüzündeki en büyük on üçüncü, Karayipler'in en büyük ve en kalabalık adası. Adanın nüfusu 11 milyon.  Resmi dili İspanyolca.

 

1960 yıllarından bu yana ambargo altında olan Küba, ambargonun kalkmasının ardından şu anda dünyada en çok görülmek istenen ülke.  En çok da başkent Havana. Ambargo nedeniyle hiçbir yerde binalar yenilenememiş. Kent, yakın tarihin izlerini taşıyor.

 

Şehri dolaşırken kendinizi bir açık hava müzesinde hissediyorsunuz.Caddelerde adım başı karşınıza çıkan; eski yüzlü, yıkık, dökük binalar, sizi hayal gücünüzü zorlamaya, birzamanlar taşıdığı ihtişamı gözünüzde canlandırmaya davet ediyor. Bazı binalar yıkılmasın diye ilkel desteklerle korunmaya çalışılıyor

Devrim öncesinden kalan, zamanının en lüks arabaları; Amerikan yapımı Cadillac, Chevrolet arabaları, Ülkenin nostaljik havasının bir başka yaratıcısı. Bir zamanların bu gösterişli arabaları, Küba'da, devrim öncesi halka ait olmayan lüks yaşamı gözler önüne seriyor.

O lüks görünümlü, boyalı arabalara bindiğinizde; şoför direksiyon vitesini değiştirmeye uğraşırken çıkan  "Garç-gurç" dişli sesleri, "Gurul gırıl" motor sesi, "Acaba fren tutar mı?" diye duyduğunuz endişe; size her an araba dağılacak hissi veriyor. Buna rağmen 1950'lerde donup kalmış o atmosferi yaşayan herkes çok mutlu görünüyor.

Küba'da insanlar, masallardaki gibi; fakir ama mutlu bir hayat sürüyorlar. Varsa, yoksa müzik, rom ve dans. Ekmek ve şeker sonraki iş. ülkede işler ağır, aksak ilerliyor. Halkı, telaşsız, sakin, eğlenceli bir hayat sürüyor. Hemen tüm balkonlarda, ahşap sallanan sandalyeler görüyorsunuz. Hayat görüşleri bizlerden çok farklı. "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" diye soruyor ya Nazım Hikmet! Üstat, bu soruyu Abidin Dino'ya soracağına Küba'ya gelseydi daha doğruymuş." diyesiniz geliyor. Bir restoranda, garsonların, işi gücü bırakıp, radyoda çalan mamboyla dans etmesi, başka bir restoranda salsa yapan garsonların, hesap isteyen masaya "Bir dakika lütfen" işareti yapması, dans ederek saç kesen berberler, Küba'da alışılmış görüntüler. Üstelik de çok da dost canlısı insanlar. Sizinle kolayca samimi olabiliyorlar.

Ülkede sosyalist bir rejim var. İş gücünün % 21'i tarım sektöründe çalışıyor. Şekerkamışı, tütün, turunçgiller, kahve ve pirinç en önemli üretim ve ihracat kalemleri. Balıkçılık ve hayvancılık da yine önemli üretim kalemlerinden. Bu faaliyetlerin yanı sıra son yıllarda turizm yeniden canlanıyor. Dünyadaki Nikel'in %6,5'i Küba'da çıkarılıyor.

Küba halkının temel ihtiyaçları devlet tarafından karşılanıyor. Eğitime çok önem veriyorlar. Küba halkı gibi, çocuklar da neşeli ve güler yüzlü. Halkın tamamına yakını okuryazar.

Küba’da çocuklara çok değer veriliyor. Çocuğa olan sevgi ve saygı, devletten başlıyor. Devlet, 7 yaşına kadar çocuklara ücretsiz süt veriyor. Bu nedenle de inek sahiplerinin, inekleri sütten kesilene kadar kesmeleri yasak. İnek sahiplerinden sütü, devlet satın alıp çocuklara dağıtıyor. İneğinize bakamadığınız için satmanız gerekirse, ancak devlete satabiliyorsunuz. Devlet de ineği bakabilecek başka birine veriyor. Anaokulu veya ilkokul çağındaki çocuklar okula servisle değil veya tek başına gidip gelmiyor. Mutlaka yanında anneleri veya bir başka büyüğü oluyor. Genelde çocuklar, haftanın en az 2-3 günü okuldan sonra müzik, resim, tiyatro vb. kurslara katılıyor.

Ülkede üniversite sınavı yok. Okul puanlarına göre üniversiteye giriyorlar. Yetişecekleri alan konusunda çocuklar, ders ilgilerine ve başarısına göre lisede yönlendiriliyor. Spora, sanata, eğitime, sağlığa önem veriyorlar. Beyzbol, ülkede en popüler spor. Bunun yanında; basketbol, voleybol, atletizm ve boks da yaygın ve uluslararası müsabakalarda başarılı oldukları sporlar.

Çocuklar eğitimlerini olabildiğince hayatın içinde, doğal ortamlarda alıyor

Evlerin çoğu, cam ithalatı olmadığından camsız. Kapıların çoğu demir parmaklıklı, ama bu kıtlık zamanından kalmış. Ambargo nedeniyle 1986’ya kadar herşey Sovyetler Birliği’nden sağlanıyordu. SSCB dağılınca 1989-91 arasında, ekonominin çöktüğü dönemde, insanlar açlıktan evlere saldırıp yiyecek aramış. Bugün ise dünyanın en güvenli ülkelerinden biri.

Küba'nın turistlerin ilgi odağı olmasının bir başka nedeni; bağımsızlık mücadelesi liderleri. Vietnam savaşı nedeniyle tüm şimşekleri üzerine çekmiş ABD'ye karşı, imkânsızlıklar içinde verdikleri bağımsızlık savaşı nedeniyle liderleri Fidel Castro ve Che Guevara, ABD dahil tüm dünyada, 68 kuşağının sevgisini kazanmıştı. Zengin bir ailenin çocuğu olarak büyümesine karşın son derece mütevazi bir yaşam süren Castro'nun en büyük lüksü, ağzından düşürmediği purosu. Her yerde Che'nin, devrim kahramanlarının, ölen şehitlerin resimlerine rastlamanıza rağmen, hala lider olduğu halde Castro'nun resmi, heykeli ortada gözükmüyor. Tam bir "Atatürk" hayranı. Liman caddesi "Avenue del Puerto" üzerinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk‘ün büstünü dikmişler.

Rivayet mi gerçek mi bilemiyorum ama; Che öldüğünde çantasından Atatürk’ün Nutuk kitabı çıkmış.

 

Küba'lılar bayraklarına çok önem veriyorlar. Arabalarda, coco taksilerde, barlarda, yollarda, kıyafetlerde, elbiselerin üzerindeki armalarda… daha birçok yerde. Bayrakları beyaz, Mavi ve Kırmızı renklerden oluşuyor. Kırmızı üçgen, insanın üç hakkını (özgürlük, eşitlik ve kardeşlik) ve özgürlük için dökülen kanları temsil ediyor, üçgen içindeki beyaz yıldız ise Küba halkının mutlak özgürlüğünü ve bağımsızlığını anlatıyor. Üç mavi şerit ise adanın üç bölümünü (batı,orta,doğu), İki beyaz şerit ise bağımsızlık idealinin gücünü temsil ediyor.

 

Küba'ya giderken bilinmesi gerekenler

Küba’nın para birimi Peso. Fakat iki tür peso var. Halkın kullandığı peso (CUP- Cuban Peso) ve turistlerin kullandığı peso (CUC- Cuban Convertible Peso). CUP'ların üzerinde halk kahramanlarının resimleri varken, CUC'ların üzerinde, Küba'nın turistik yerlerinin resimleri bulunuyor. 1 CUC, bugün 1,07 USD. Fakat giderken yanınızda USD değil, Euro veya Kanada Doları götürün. Amerikan Doları bozdurduğunuz zaman ek vergi alıyorlar. Her ülkede para bozdurmak için döviz büroları size daha fazla öder. Fakat Küba'da bu olay tersine. 1 USD için resmi yerler size 1,12 CUC öderken, şehirdeki bürolar 1 CUC ödüyor. O bakımdan paranızı havaalanında bozdurmayın. Bunun yanında Amerikan kaynaklı kredi kartları ülkede geçmiyor. Diğerleri de her yerde geçmiyor, geçse bile hatlarda sıkıntı olabiliyor. Ayrıca ülkede banka da bulunmuyor. Bu nedenlerle yanınıza mutlaka kalacağınız süreye ve harcamalarınıza yetecek kadar nakit para almanız gerekiyor.

Ülkede Wi-Fi internet sadece büyük otellerin lobilerinde ve bazı meydanlarda mevcut, ücreti; saati 3 CUC. İnternete bağlansanız bile sıklıkla kopmalar olacağını bilin. Trafik akışı sağdan. Küba saat dilimi, Türkiye kış saatine göre 8 saat geride. Küba'da prizler farklı, 110 V elektrik kullanılıyor.

Küba’daki her eczaneden, istediğiniz ilacı alamazsınız. Turistlere sadece belirli eczaneler ilaç satıyor. Onlar da reçete istiyorlar. Bu bakımdan ilaçlarınızı yanınızda götürmeniz gerekiyor. Ülkede sabun, krem, ruj, makyaj malzemesi, parfüm, kâğıt peçete, havlu, oyuncak, kıyafet, spor malzemeleri vs. yok denecek kadar az olduğundan bu gibi hediyeler çok makbule geçiyor. Çocuklar için de kalem, renkli kalem vb. götürebilirsiniz.

Ne zaman gidilir

Küba ılıman iklim kuşağında, yarı-tropik bir iklime sahip. Yaz ve kış ayları arasında sıcaklık farkı yok denecek kadar azdır. Ülkede ortalama sıcaklık 26 derece. Ülkenin doğusu, okyanus rüzgârlarına açık olan batısına nazaran daha sıcaktır.

Yağışlar genel olarak mayıs-ekim ayları arasındadır. En yağışsız aylar ocak-mart ayları. Unutmayın ki Küba yarı-tropik bir ülke. Yağmur her an yağabilir.

Küba’ya gidilmemesi gereken tek dönem, hızı saatte 265 km’ye ulaşan kasırgaların olduğu eylül-ekim ayları. Yağış ve sıcağı da düşündüğünüzde gidilecek en uygun zaman Aralık-Mart ayları arasında olur.

HAVANA'DA GÖRÜLECEK YERLER

Havana; koloniyel dönem mimarisi ve 1950'lerde donup kalmış görüntüsü ile görülmeye değer, nostaljik bir şehir. Kent, Eski Şehir'in etrafında, birbirlerine daracık sokaklarla bağlanan, dört ayrı meydan etrafında toplanmış. Katedral meydanı-Plaza de Catedral, Merkez Meydan-Plaza de armas, San Fransisco de Asis meydanı-Plaza San Fransisco de Asis ve Eski Meydan-Plaza Vieja.

La Habana Vieja - Eski Havana

1982 yılında, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine giren La Habana Vieja, İspanyollar tarafından şehrin ilk kurulmaya başlandığı yer. Küba’nın turizm açısından en popüler ve en hareketli noktası. Havana’nın tarihi yapılarının, müzelerin, kalelerin, saray ve kiliselerin çoğu bu bölgede. Özellikle; Malecon kordonu, San Cristobal Katedrali, Plaza Vieja, Calle Obispo, San Salvador Kalesi, Güzel Sanatlar Müzesi, turistlerin ilgisini en çok çeken yerler. Sokak aralarında gezerken rastlayacağınız sürpriz görüntülere, sokak müzisyenlerinin müziği eşlik ediyor.  

Plaza Vieja - Eski Meydan

Meydan, ilk zamanlarda idamlar, boğa güreşleri, törenler, festivaller için kullanılmış. Daha sonra Barok ve Art Nouveau tarzında binaların, konakların süslediği, renkli bir alana dönüşmüş. UNESCO tarafından Kültürel Miras alanı olarak belirlenmesinden sonra tekrar restore edilmiş.

 

Meydan, Carrara Çeşmesi ile ünlüdür. Meydanı çevreleyen bu binalarda, Havana’nın en güzel vitraylarını görebilirsiniz. Meydanın güneybatı köşesinde bulunan Casa de los Condes de Jaruco galerisinde, Kübalı ressamların ve çağdaş sanatçıların sergilerini gezme fırsatı bulacaksınız.

Meydanın en fantastik eseri ise Viaje fantastico heykeli. Bir horozun üstüne, elinde bir yaba ile tamamen çıplak olarak oturmuş bir kadını canlandıran eserin, neyi temsil ettiği hakkında net bir bilgi yok. Yapılan yorumlar; çıplak kadın, horoz, bereket çağrışımlarına bakarak genellikle cinsel içerikli.

Meydanda barlar, kafeler, restoranlar da var. Bir de Factoria Habana isimli mini bir bira fabrikası bulunuyor. Şansınız varsa, biranızı yudumlarken yan taraftaki revakta sergilenen bir müzik dinletisine  ya da kilisenin önünde müzik yapan gruplara denk gelebilirsiniz. Factoria Plaza Vieja’nın hemen karşısında ise kahvesini tadabileceğiniz Cafe el Escorial bulunmakta.

Katedral Meydanı - Plaza de la Catedral

Meydan, barındırdığı "Havana Katedral"inden ismini alıyor. Katedral, 1748 – 1777 yılları arasında, Christophe Colomb adına inşa edilmiş. XVIII. yüzyılda Colomb’un naaşı, Porto Rico’dan buraya getirilmiş. 1898 yılında Sevilla’ya taşınmış.

Katedral, barok tarzda, mercan kayalarıyla yapılmış. Bu nedenle ayrı bir üne sahip. Barok mimariye rağmen kulelerinin asimetrik olması ilk göze çarpan özelliğidir. Kilisenin içi ise son derece sade bir yapıda. Vitrayları görülmeye değer.

Koloniyel Sanat Müzesi "Museo de Arte Colonial" ve bir zamanların sarayı "Palacio de los Marqueses", Katedral Meydanı içerisinde görülecek diğer yerler. Bunun yanı sıra, Casa del Conde, de Casa Bayona, Casa de Don Luís Chacón gibi tarihi binaların da yer aldığı meydanda, kafelerde soluklanabilir, kahve içebilir, kadınlara fal baktırabilir, gösteri yapan insanları seyredebilirsiniz.

Buradan Körfeze doğru yürüyerek Merkez Meydanı'na (Plaza de Armas) ulaşabilirsiniz. Yolda, Amerika kıtasının en eski savunma kalesi,  Castillo de la Real Fuerza’yı görebilirsiniz. 1550’li yıllarda, Havana'yı korsan saldırılarına karşı korumak için inşa edilen kale, Havana Valisi'nin resmi konutu olarak da kullanılmış. Burada ayrıca, Sevilla Katedrali'ndeki ünlü bronz rüzgârgülü "La Giraldilla"'nın bir kopyasını da görebilirsiniz.  Giderseniz, Espera Kulesi'ni gezmeyi unutmayın.  

Merkez Meydanı - Plaza de Armas

Heykel ve çeşmeleri, bakımlı bahçeleri, saray ve müzeleriyle turistlerin ilgisini çeken meydan, şehir içinde huzurla soluklanabileceğiniz bir yer.  Meydanda hemen her gün; eski eşyalar sergileniyor, kitapçı tezgâhları kuruluyor. Eski eşyalar arasında hiç ummadığınız değişik eşyaya rastlama şansınız çok yüksek.

Parkta, palmiye ağaçlarının altında oturup, serinlerken, bir yandan kahvenizi yudumlayıp kitabınızı okuyabilir ya da manzaranın keyfini sürebilirsiniz. Meydanda, halk kahramanı Carlos Manuel de Céspedes’in heykeli, Denizcilik Müzesi, Kent Müzesi ve Kraliyet Müzesi gibi önemli yapılar da bulunuyor.

Armas meydanından sahile inip Vieja istikametine doğru yürürseniz Havana Club müzesine ulaşabilirsiniz.

Plaza de San Francisco de Asís

1628'den bu yana var olan meydan, Havana'nın en eski meydanlarından biridir. Eskiden doğrudan körfeze açılan meydanda, köle boşaltımı ve rıhtıma bağlanan gemilere su tedariki yapılırmış. Daha sonraları pazar yeri olarak kullanılmış. Adını, meydandaki Fransisken manastırı; Convento de San Francisco de Asís'den alan meydandaki pazar, kilisedeki keşişlerin şikayeti üzerine Plaza Vieja'ya taşınmış.

Manastır, Basilica ve kilise olarak kullanılan Francisco de Asís kilisesinin bazilikasına,  sonradan bir çan kulesi eklenmiş. Bazilikanın yanında, işlemediği bir suçtan dolayı 1920'li yıllarda hüküm giyen ve akıl sağlığını yitiren, "El Caballero de Paris" diye bilinen José María López Lledín'in metal heykeli bulunuyor.

 Resim Heykelin sakalı, yıllar boyunca iyi şans arayanlar tarafından sıvazlanıyor. Parkı, heykelleri, çevresindeki kolonyal mimari tarzındaki güzel binaları ile Francisco de Asís, görülmeye değer bir meydan.  Siz etrafı hayran, hayran izlerken birinin karikatürünüzü veya resminizi yaptığını görürseniz, şaşırmayın!

Paseo del Prado

Sömürge döneminden bu yana Havana’nın en işlek caddelerinden biri olan Paseo del Prado'nun resmi adı "Paseo de Marti". Yerli halk arasındaki adı ise "El Prado". Gidiş ve geliş araç geçişine tahsisi edilen yol kadar bir yürüyüş yolu da yolun ortasında yayalar için ayrılmış. Yürüyüş yolu, her iki tarafında büyük ağaçlar, banklar, bronz aslan heykelleri, renkli sokak lambaları ile ferah ve havadar bir yer. Prado da zaten İspanyolcada "Yeşil yürüyüş yolu" demek. Burada ders yapan öğrenci gruplarına rastlayabilirsiniz.

El Prado'da, el sanatlarından tablolara kadar çeşitli sanat eserleri sergileniyor. Adeta bir açık hava müzesini andıran "Paseo del Prado"dan uygun fiyatlarla alış veriş yapabilirsiniz.

Caddenin bir ucu şehir merkezine açılırken, diğer ucu da sahile, Malecon bulvarına açılıyor.

Malecon

Malecon, yaklaşık on kilometrelik bir sahil kordonudur. Okyanus esintili bir kordon olan Malecon, özellikle akşam saatlerinde Havanalılar için bir buluşma noktası. Müzisyenler, sanatçılar, turistler, dansçılar, seyyar satıcılar, el ele dolaşan sevgililer, sohbet eden çeşitli milletten insanlarla Malecon, harika bir atmosfer oluşturuyor. Karnaval, festival gibi şenlikler de burada düzenleniyor. Sahile kocaman bir dalga kıran koymalarına rağmen zaman, zaman dalgalar aşıp sizi ıslatabiliyor. Dikkatli olun!

Kordonun Vedado kısmında, ünlü Hotel Nacionel’i ziyaret ederek bahçesinde bir şeyler içebilirsiniz. Ya da devrimden önce adı Hilton iken devrim sonrası Fidel'in bir müddet ofis olarak kullandığı, sonrasında adı özgürlük kelimesiyle değiştirilen Hotel Libre'yi de görebilirsiniz. Malecon yürüyüşünüzü, günbatımı saatlerine denk getirin. Kordonun sonunda, körfezin diğer ucundaki Morro Kalesi’nin keyif veren manzarasını göreceksiniz.

San Salvador Kalesi - Castillo De San Salvador De La Punta

Havana körfezinin girişini denizden gelecek saldırılarına karşı koruyan iki kaleden ikincisidir.  Limandaki ilk kale; Morro Kalesi küçük ve yetersiz kalınca bu kale yapılmış.

Liman girişinin Prado Caddesi ile birleşme yerinden, Kalenin bir kısmı görünüyor, çok merkezi bir yer. Maleconun girişi olduğu için, Havana'da kaldığınız süre boyunca, önünden defalarca geçeceksiniz.

Mela​con'dan San Salvador Kalesi'nin görünümü

Kaleye gidecekseniz, limana turist gemilerinin gelişinden önceki bir saati seçerseniz, daha rahat gezebileceğinizi baştan söylemeliyim. Kaleye, küçük bir asma köprüden geçerek giriliyor. Girişte, asma köprüyü indirip kaldıran mekanizmayı görebilirsiniz. Kale içinde eski silahlar, toplar, savunma sistemleri sergileniyor. Özellikle ilginç kıyafetleri, tüfekleri, tabancaları ve kılıçları ile "Korsan Odası" ilginizi çekecektir.

Kale içinde hediyelik eşya satan dükkânlar da var. En çok rağbet gören yer ise, şüphesiz puro mağazası. Burada, Guinness Dünya Rekorları Kitabında teyit edilen, dünyanın en uzun purolarını görebilirsiniz.

Kalenin sur dipleri boyunca yerli halk balık avlıyor. Fotoğrafçılığa meraklı kişiler için güzel enstantaneler yakalamak mümkün. Ama onlar için önerim, kaleye gün batımı saatlerinde gitmeleri ve harika gün batımını kaçırmamaları.

El Capitolio

Paseo del Prado caddesinin bir ucu Malecon'a açılırken, diğer ucu; Havana'nın sembolik ve en çok ziyaret edilen noktalardan biri olan El Capitolio'ya ulaşır.  El Capitolio, devrimden önce 1926-29 yıllarında, meclis binası olarak inşa edilmiş. Şimdi ise Bilim ve Teknoloji Bakanlığı tarafından kullanılıyor.

Washington DC’deki Capitol’ün benzeri bina, 8 bin işçi tarafından, üç yılda inşa edilmiş. Mimarisi ve mermer sütunlarıyla dikkat çekiyor. 62 metrelik kubbesi, şehrin en yüksek noktasını teşkil ediyor. 50 basamaklı bir merdivenle ulaşılan binanın girişinde, Angelo Zanelli tarafından yapılan yedi metre yüksekliğinde; çalışan insanı, emekçiyi temsil eden iki bronz heykel bulunuyor.

El Capitolio, aynı zamanda Küba’nın Ulusal Kütüphanesi'ne de ev sahipliği yapıyor. Kütüphane, son derece şık dekore edilmiş. Bunun yanı sıra kubbenin altındaki büyük salonda, yine Zanelli imzası taşıyan 17,5 metre yüksekliğinde ve 49 ton ağırlığındaki cumhuriyet heykeli ve iç avludaki, yine İtalyan Salvatore Buemi imzalı "Asi Melek" heykeli de görülmesi gereken eserler arasında yer alıyor.

 

El Capitolio'nun önündeki Central Park'da renkli görüntüler sizi bekliyor.  Ayrıca El Capitolio’nun çevresindeki sokakları gezin. Ara sokaklarda, Küba’nın gerçek yüzünü bulacaksanız.

 

 

Plaza de la Revolución - Devrim Meydanı

 

Devrim Meydanı, dünyanın en büyük şehir meydanlarından biri. On bir dönümlük geniş bir alana yayılıyor. Küba halkının; önce Jose Marti ve arkadaşları, daha sonra Fidel, Camilio ve Che'nin devrimci mücadelelerinin simgesi haline gelmiş bir meydan. Özellikle 1 Mayıs kutlamalarında, bu meydanda, dünyanın dört bir tarafından gelen 200 bin kişi toplanıyor.

Küba’daki tarihi mitinglere ev sahipliği yapan Devrim Meydanı’nın etrafı resmi binalarla çevrili. Binalardan birinde, Küba’nın devrimci kahramanı Che Guevara’nın dev bir duvar resmi bulunuyor. Onun karşısındaki binanın cephesinde ise, Küba’nın bir diğer kahramanı Camilo Cienfuegos’un resmi var. Küba halkı devrim liderlerine hala çok bağlı. Meydanın tam ortasında ise Jose Marti anıtı yükseliyor.

 

Obispo sokağı - Calle Obispo

Gençlerin ve turistlerin uğrak yeri Obispo, Plaza de Armas ile Parque Central’ı birbirine bağlıyor. Sokak, araç trafiğine kapalı.  Sokağın içinde sanat galerileri, mağazalar, barlar, restoran ve kafeler yer alıyor. Plaza Vieja ile birlikte kentin en hareketli yeri. Sokakta yemek yerken çeşitli gruplar size canlı müzik ziyafeti çekiyor. O müzikle beraber "Salsa" yapanları seyrederken yemeğinizi soğutmamaya dikkat edin.

Özellikle gece hayatı çok renkli olan Calle Obispo'nun bir başında, ünlü yazar Ernest Hemingway’in favori mekanlarından olan "El Floridita" bulunuyor. Turistler, içerde, barın başında oturan Hemingway heykeli ile resim çektirmeye bayılıyor.

El Floridita, Küba'nın romla yapılan daiquirisi ile meşhur. Hemingway, daiquirisi içmek için buraya geliyormuş. Fakat haliyle daha pahalı olduğunu unutmayın. Sokağın diğer ucu Plaza de Armas'a açılıyor.  

Sokağa araç girmediği için, rahatça dolaşabiliyorsunuz. Çeşitli kafelerden yükselen müzik sesi, yürüyüşünüze eşlik ediyor. Küba yaşamının, müziğinin ve harika atmosferin tadını çıkarın.

El Barrio Çin mahallesi

Birçok büyük şehirde olduğu gibi, Havana'da da bir Çin Mahallesi bulunuyor; El Barrio Chino. El Capitolio'nun arkasında bulunan Çin Mahallesi'nin, Latin Amerika’daki en büyük Çin Mahallesi olduğu söyleniyor. Çinliler, köle ticaretinin kaldırılmasından itibaren adaya gelmişler. Gelen ilk Çinliler, şeker kamışı tarlalarında çalışmak için 8 yıllık sözleşme imzalayarak bu bölgeye yerleşmişler. Bugün, çok daha gelişmiş ve büyümüş halde "Çin Mahallesi" olarak varlıklarını sürdürüyorlar.

Çin kültürünün bazı özelliklerini görebileceğiniz mahallede fazla Çinli göremeyeceksiniz. Küba fakirleşince çoğu Çinli adayı terk etmiş. Yine de; çamaşırhaneler, tiyatrolar, egzotik ürünlerin satıldığı stantlar, küçük restoranlar, eğlence ve eğitim kulüpleri size değişik görünecektir.

HAVANA MÜZELERİ

Kübalılar tarihine, kahramanlarına, geleneklerine ve tanınmış sanatçılarına çok önem veriyor. Bu nedenle Havana, müzeler açısından zengin bir kent. Özellikle adım başı bir sanat atölyesi ile karşılaşacaksınız dersek, abartmış olmayız. En başta da Devrim Müzesi tabii ki.

Devrim müzesi - Museo de la Revolucion

Küba; Afrika'dan tütün ve şeker kamışı tarlalarında, puro yapımında çalıştırılmak için getirtilen kölelerden ve yerlilerden oluşan, yakın tarihte kurulan bir ülke. Jose Marti'nin İspanyollarla; Fidel Castro ve arkadaşlarının, Diktatör Batista ve ABD ile yaptıkları bağımsızlık mücadelesinin ayrıntıları, bu müzede; resimler maketler, bizzat kullanılan silah ve eşyalarla sergilenmektedir.

Devrim Müzesi ve Fidel Castronun ünlü konuşmasını yaptığı balkon

Müzede; 1898 yılında, İspanyollara karşı verilen bağımsızlık savaşının anlatıldığı bölümler de var. Fakat müzenin ana teması, 1950 sonrasında Fidel Castro ve arkadaşlarının verdiği mücadelenin belgelerle sergilenmesi. Devrime katılanların el yazmaları, kişisel eşyaları, mahkemede yaptıkları savunmalar, 1953 yılında hapse atılmadan önce ve çıkarken çekilen fotoğraflar, Fidel Castro'nun meşhur savunmasını yaparken giydiği avukatlık cübbesi de müzede yer alıyor.

Müzeyi gezerken özellikle Batista'nın ve CIA'nin vahşetini iliklerinize kadar hissediyorsunuz.  Vahşet sadece devrim öncesinde değil, devrimden sonra da devam etmiş. Küba ekonomisini çökertmek, insanları aç bırakmak için domuzların virüs salgını ile yok edilmesi, tarlaların zehirlenmesi, insanların zehirlenmesi… Zehirlenmelerden 360 bin kişi etkilenmiş, 57 yetişkin, 101 çocuk hayatını kaybetmiş.

Eski "Başkanlık Sarayı" olan ve ünlü balkon konuşmasının yapıldığı binada yer alan müzeyi görmelisiniz. Gitmeden önce, Küba Devrimi hakkında ne kadar çok bilgilenirseniz, müzeden o kadar fazla etkileniyorsunuz. Girişteki merdiven duvarında, kursun delikleri hala duruyor. Müze binasının bahçesinde ise Devrim mücahitlerini ABD'den Küba'ya taşıyan "Granma" teknesi sergileniyor. 1943 yılında inşa edilen yat, 18 metre uzunluğunda ve 12 kişilik. Yat, 10 Ekim 1946'da, 50.000 Meksika pezosuna satın alınmış.

82 Kübalı sürgün, Fulgencio Batista'ya karşı bir devrim başlatmak amacıyla, Fidel Castro'nun liderliğinde, bu yatla Küba'ya çıkmışlar. Yattaki diğer isyancılar arasında Ernesto Che Guevara ve Raúl Castro da bulunmaktaydı.

Bahçede ayrıca Fidel’in kullandığı jipler, devrimde kullanılan diğer araçlar, bu arada devrim günü, Başkanlık Sarayı'na yapılan baskında 42 militanı taşıyan, Fast Delivery adlı şirkete ait kamyon da yer alıyor.

Castro’nun halkı için yaptırdığı "Devrim ateşi", binanın önünde, sürekli yanmakta.

Güzel sanatlar müzesi (Museo de Bellas Artes - MNBA)

Müze; Küba sanatı ve uluslararası koleksiyonlar olmak üzere iki ayrı binada sergileniyor. Küba sanatına ait eserler, Müze’nin saraydan bozma binasında, uluslararası eserler ise birkaç blok ötede, Centro Asturiano binasında sergileniyor.

Bir zamanlar Anayasa Mahkemesi olarak kullanılan Centro Asturiano, sonradan Güzel Sanatlar Müzesi'nin bir parçası olarak düzenlenmiş. Bina; dış cephesi, pencereleri ve taş işçiliği ile hayranlık uyandırıyor.  Müzenin bu kısmında Latin ve Kuzey Amerika, Avrupa, Asya gibi dünyanın değişik yerlerinden sanatçıların heykel ve resim eserleri sergileniyor.

Kübalı sanatçıların, XVII. yüzyıldan günümüze kadar olan dönemde yarattıkları eserlerin sergilendiği eski saray binasının girişinde sizi; Küba'nın modern sanatçısı Rita Longa'nın "Form, Space and Light" isimli mermer heykeli karşılıyor.

İçerde ise Kübalı sanatçıların resim, heykel ve gravürleri sergileniyor. Kronolojik düzende yerleştirilen eserler, XVI. Yüzyıldan itibaren, Küba sanatının farklı evrelerini gözler önüne seriyor. 40,000 kadar eserin sergilendiği müzeyi gezerken, özellikle modern sanatın ve devrimin Küba sanatı üzerine etkilerini görebilirsiniz.

Ziyaret saatleri: Salı-Cumartesi 09.00-17.00, Pazar 10.00-14.00. Giriş iki bina için 8 CUC her bir bina için 5 CUC. 14 yaş altı ücretsiz. ücreti

Museo de la Ciudad - Şehir Müzesi 

Şehir müzesi; 1700’lü yıllarda, İspanyol kaptanların ikametgâhı olarak inşa edilen, sonrasında vali konağı olarak kullanılan "Kaptanlar Sarayı-Palacio de los Capitanes Generales"da düzenlenmiş. Daha sonra, devrime kadar olan dönemde bina, Belediye Sarayı olarak kullanılmış. Barok yapı, bu gün Şehir Müzesi olarak hizmet veriyor.

Müzede, adadaki; İnkalar öncesi, koloni dönemi öncesi ve koloni dönemi yaşantılarına ait; canlandırmalar, eski resimler, taş ve kemiklerden sanat eserleri, heykeller, gümüşler, zırhlar, silahlar, önemli devlet adamları ve savaşçıların portreleri, direniş gruplarının bayrakları, direnişçilere ait üniformalar bulunuyor. Fakat müzeyi ilginç kılan, 40 kadar salonları gezerken, yer döşemesine yap-boz gibi zekice yerleştirilen haritaları çözerek eğlenmeniz.

Müzeyi, pazartesi günleri haricinde, hergün 09.30-18.00 saatleri arasında gezebilirsiniz. Giriş ücreti 3 CUC

Museo de Arte Colonial-Koloniyel sanat müzesi

Katedral meydanında, katedralin tam karşısında yer alan Koloniyel Sanat Müzesi'nde; Küba’nın keşfinden sonraki dönemin; koloniyel sanata ait mobilyaları, cam ve porselen eşyaları sergileniyor. Üç ayrı salonda sergilenen parçalar arasında; antik mobilyalar, masa örtüleri, değişik fanlar, ferforje korkuluklar, sokak lambaları, fenerler, ilginç kapı tokmakları ve kapılar yer alıyor. Müzede ayrıca, müzenin temasıyla ilgili geçici sergiler de düzenleniyor.

Sadece sömürge mimari tarzını, neoklasik yapılarda kullanılan taş ve mermer heykelleri, vitray pencereleri için bile Koloniyel Müze, görülmeye değer, Pazartesi ve salı Salı günleri kapalı olan müze,  Pazar günleri 09.00-13.00 diğer günler 09.00-17.00 arası açık. Müzeye giriş 2 CUC

Finca la Vigia - Hemingway Evi

Havana’nın yaklaşık 15 kilometre kadar doğusunda, San Francisco de Paula kasabasında bulunan Finca Vigia, ünlü edebiyatçı Ernest Hemingway'in yaşadığı ev. Küba tarihinin en zorlu ve karmaşık olduğu dönemde; 1939-1959 yılları arasında bu evde yaşayan ünlü yazar, Amerika doğumlu olmasına rağmen hayatının son 20 yılını Küba'da geçirmiş. ABD-Küba ilişkilerinin gerilmesine ve çoğu Amerikalı'nın ülkeyi terk etmesine rağmen Küba’da yaşamayı tercih eden yazar, ünlü eseri "Yaşlı Adam ve Deniz"i bu evde kaleme almış. Ona Nobel Edebiyat Ödülü ve Pulitzer Ödülü gibi büyük başarıları getiren romanına ilham veren, "Pilar" adlı balıkçı teknesi, evin bahçesinde sergileniyor. Bir işçi mahallesinde bulunan Finca Vigia, yazarın ölümünün sonra müzeye dönüştürülmüş.

Ev, Hemingway’in bıraktığı gibi muhafaza ediliyor. Evde, 8.000’den fazla kitabın yanı sıra; çeşitli sanat eserleri, Hemingway’in avcılık merakını yansıtan dondurulmuş hayvan kafaları, geyik ve ayı postları, yazara ait silahlar, daktilo ve mobilyalar, aşk mektupları ve diğer kişisel eşyaları sergileniyor. Müzenin arbotoryumu andıran bahçesi, bir başka güzel.

Yazarın köpeklerini ne kadar çok sevdiği, bahçenin ortasında yer alan mezarlarına verdiği önemden belli oluyor.

   Hemingway Evi'nin ziyaret saatleri: Pazartesi-Cumartesi 10.00-16.00, Pazar 09.00-13.00  Yağmurlu günlerde kapalı. Giriş ücreti 5 CUC.

Habana 1791 Perfume Museum - Parfüm Müzesi 

Parfüm Müzesi, XVII. yüzyıldan kalma bir konakta yer alıyor. Müze; parfümlerin ve çeşitli kokuların sergilendiği bir salon ile kokuların karıştırılıp, test edildiği alanlardan oluşuyor.

Müzede, Gravi, Sebatés ve Crusellas gibi Küba parfümeri markalarının kokuları sergileniyor. Burada; gül, yasemin, menekşe, portakal çiçeği, leylak, ylang-ylang, paçuli, vetiver, sandal ağacı, tütün, limon ve lavantadan oluşan 12 farklı kokuyu ve karışımını bulmanız mümkün.

Alışılmadık kokuları duyabileceğiniz müzede, koku tedavisi ile tanışacak ve bunun sadece cilt bozukluklarını değil, duygusal bozuklukları tedavisi için de kullanıldığını öğrenip şaşıracaksınız.

Napolyon Müzesi - Museo Napoleónico

Fransa İmparatoru Napolyon Bonapart’ın hayatıyla ilişkili yedi bin nesnenin sergilendiği bu müze, Napolyon’a ait eşya ve eserlerden oluşuyor. Tablolar, heykeller, şık mobilyalar, kostümler, askeri teçhizat ve silahlar, sanat eserleri, tarihi nesneler, Fransızca, İngilizce ve İspanyolca dillerinde yazılmış değerli kitaplardan oluşan Koleksiyon, XVI. yüzyıl Rönesans mimarisine ait bir konakta sergileniyor. Müzenin en dikkat çekici parçası, Napolyon’un ölüm maskesi.

Museo Napoleonico, 2012 yılında Ulusal Restorasyon Ödülü’ne layık görülmüş. Pazartesi günleri kapalı olan müzeyi diğer günlerde  09.30-17.00,  Pazar günleri ise 09.30-12.30 arasında gezebilirsiniz. Giriş ücretsiz

Diğer Müzeler

Havana'nın görülmeye değer diğer müzelerini kısa, kısa şöyle özetleyebiliriz:

Palacio del Segundo Cabo: Plaza de Armas'da, Şehir Müzesi'nin hemen yanında yer alan müze binası, 1772 yılında, Kraliyet postanesi olarak yapılmış. Senato ve Yüksek Mahkeme olarak da kullanılmış olan bina 2017'de; AB ve UNESCO ile birlikte restore edilerek, Küba kültürü ile Avrupa kültürünü bağdaştıran, 10 bölümden ibaret, modern bir müze haline getirilmiş. Tuvaletlerinde kadın-erkek ayrımı olmadığını not edin lütfen.

Ziyaret saatleri: 09.30-17.00, Pazar: 09.30-13.00. Pazartesi günleri ise kapalı. Giriş ücreti 10 CUC

El Ojo del Ciclón - Siklonun Gözü: Küba’nın yerel sanatçılarının, geri dönüştürülmüş malzemelerden ürettiği, çağdaş sanat eserlerinin sergilendiği bir sanat galerisi. Günlük hayatımızda kullandığımız ya da önemsiz görüp çöpe attığımız nesnelerden üretilen sürrealist ve avangart eserler, Küba’lı ünlü sanatçı Leo D’Lázaro’ya ait.

Müzeyi Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri ziyaret ederseniz, sanatçı Leo D’Lazaro’yu da görme, tanışma şansınız var. Bu günlerde 18.00 ile 20.00 saatleri arasında galeride tango dersleri veriliyor ve Leo D’Lazaro’nun bizzat kendisi orada bulunuyor. Bunun dışında müzenin ziyaret saatleri 10.00-20.00. Giriş ücretsiz

Museo del Ron - Rom Müzesi:  Küba’nın ulusal içkisi "Rom"un, şeker kamışı saplarından, rom haline gelmesine kadar geçen süreci; damıtımını, fermantasyon ve harmanlama işlemlerini anlatan bir müze. Eski Havana bölgesinde yer alan müze; 2000 yılında, Havana Club tarafından kurulmuş. Şeker kamışı taşımacılığında ilk kez kullanılan buharlı lokomotifin de sergilendiği müzede, müzik eşliğinde rom tadımı yapabilir, dilerseniz rom alabilirsiniz.

Müze ziyaret saatleri: 09.30-17.30, bar ise 09.30-00.00 saatleri arasında açık. Giriş, rehber dahil 7 CUC

Kültür Ve Sanat Merkezleri

Callejón de Hamel -Hamel Sokağı

Afro-Küba sanat ve kültürüyle dolu rengârenk bir sokak. Sokak, Kübalı ünlü heykeltıraş ve duvar sanatçısı Salvador González Escalona tarafından düzenlenmiş. Adını ise, siyah etnik kökenli birçok insanın iş sahibi olmasını sağlayan, Amerikalı Fernando Belleau Hamel'dan alıyor. Yerli halk arasındaki ismi; El Callejon, yani sokak.

Kübalı'larn sanata ne kadar düşkün ve yaratıcı olduklarını bu sokakta daha iyi anlıyorsunuz. Sokağa bakan binaların tamamı duvar resimleri ile dolu. Sokağın içinde ise kimi zaman bir araba parçası, kimi zaman eski bir yazar kasa veya muhtelif metal malzemelerin kullanıldığı, irili ufaklı heykeller ile dolu. Oturma yerleri ise boylamasına kesilmiş küvetlerden yapılmış.

Uygun ise sokağı pazar günü görmenizi öneririz. Zira Pazar günleri dans gösterileri, mini konserler, perküsyon gösterisi ve Afrika kökenli Kübalıların dini ritüelleri sergileniyor.

Artecorte Barbeparque - Kuaför Sokağı

Kuaförlük mesleğini teşvik etmek ve özendirmek amacıyla tasarlanan sokak, Havana’nın ilginç noktalarından biri. Çocuklu aileler düşünülerek tasarlanan sokakta, kuaförlük müzesinin yanı sıra, sergi alanları, resim, badminton, futbol, çocuklar için oyun parkı gibi alanlar da bulunuyor.

İlginç olan; oyun aletlerinin kuaförlükte kullanılan malzemeleri temsil ediyor olması. Parktaki tahterevalli görüntü olarak bir makasa, çöp tenekesi bigudiye, banklar taraklara, kaydırak usturaya benziyor. Müzede Küba’daki kuaförlük kültürünün tarihi, geleneği ve ünlü Kübalı sanatçıların saç ve saç sanatıyla ilgili eserlerinin sergileniyor.

Planetario de La Habana - Havana planet müzesi

Planetario; dev bir küre içinde güneş sistemini canlandırmasının yanı sıra, Big Bang’in bir simülasyonu sahip ve 6 binden fazla yıldızın izlenmesini sağlayan bir gözlemevi. Gezegenlerin ve kuyruklu yıldızların hareketlerini izleyebileceğiniz gözlemevi, özellikle çocukların ilgisini çekiyor.

Müze; Pazartesi Salı günleri kapalı. Pazar günleri 09.30-12.00, diğer günler 09.30-17.00 arası açık. Giriş 10 CUC

Nacional de Historia Natural Cubana - Ulusal Doğa Tarihi Müzesi

Küba florası ve faunası hakkında örneklerin sergilendiği müze,  Plaza de Armas’ta yer alıyor. Müzenin 26 salonunda; Küba'nın ekosistemini oluşturan bitki, kuş, sürüngen ve memeli hayvanları, deniz ve kara faunası, mineralleri sergileniyor.

Pazartesi günleri kapalı olan müze, salı günleri 13.00-17.30 arası, diğer günler  09.30-17.30 arası ziyaret edilebilir. Giriş ücreti 3 CUC. 12 yaş altı ise ücretsiz.

Casa de Carmen Montilla - Carmen Montilla'nın yeri

Carmen Montilla'nın evinin bahçesindeki büstü

XVIII. yüzyıldan kalma bir binada yer alan Casa de Carmen Montilla, Havana Tarihçiler Odası’nın desteğiyle Venezuelalı sanatçı Carmen Montilla tarafından açılmış. Çağdaş sanatın eserlerinin yer aldığı müzede, Carmen Montilla ile birlikte Venezuelalı, Küba ve Latin Amerikalı sanatçıların eserleri sergileniyor. San Francisco de Asis meydanında, kilise kapısının tam karşısında bulunan müzenin güzel bahçesindeki seramik duvar panosu ise, Kübalı seramik sanatçısı Alfredo Sosabravo'ya ait.

Pazartesi günleri kapalı olan müze, Salı-Cumartesi günleri 09.00-17.00, Pazar günleri 09.00-13.00 arası ziyarete açık. Müzeye giriş ücretsiz.

Real Fabrica de Tabacos Partagás - Partagas Puro Fabrikası

1845 yılında Jaime Partagás adlı bir İspanyol tarafından kurulan Real Fabrica de Tabacos Partagas, Havana’nın en eski puro fabrikalarından biri. Havana’daki tek puro fabrikası müzesi olan Partagas, turistler tarafından çok rağbet görüyor. Havana Capitol binasının tam karşısında bulunan fabrikada üretim hala devam ediyor. Fabrikada puro sarmayı öğreten bir okul da bulunuyor. Okuldan her yıl çok az sayıda öğrenci mezun oluyor.

Fabrikanın zemin katında yaprakların ayrıştırılmasını görebilirsiniz. Üst katlarda ise tütünün yuvarlanmasını, preslenmesini, bantla süslenmesini ve kutulanmasını izleyebilirsiniz.

Müzeyi her gün 09.00-17.00 Rehberli turlar: 10 $ – 12 yaş altı için ücretsiz.

EĞLENCE

Küba’da, eğlence anlayışı müzik üzerine. Müziğin kıvrak nağmeleri, insanı zaten yerinde oynatmaya yetiyor. Bu nedenle hemen her yerde Casa de la Musica adlı müzikholleri bulursunuz. Buralarda çoğunlukla salsa yapılıyor. Bu coşkulu müzik, bir o kadar da duygulu. En bilinenleri ise, Boune Social Club.

Boune Vista Social Club

Buena Vista Social Club, müzisyenlerin bir araya gelerek müzik yaptıkları, dans ettikleri popüler bir mekândı. Sadece üyelerin faydalandığı bu mekân, 1940'larda kapandı. 1990'larda, bir Amerikalı, bir proje dâhilinde eski müzisyenleri bir araya getirerek Boune Vista Social Grubunu kurdu.

Mekân, bugün eski müzisyenlerin her akşam sahne aldığı ve turistler tarafından tıka basa doldurulan bir yer olarak hizmet veriyor. Havana'ya gitmişken Boune Vista'yı dinlemeden dönmemenizi öneririm.

Fábrica de Arte Cubano (FAC) - Küba Sanatı Üretim Merkezi

Afro-Küba kökenli müzisyen X-Alfonso tarafından 2014 yılında açılan FAC, müzik, dans, tiyatro, görsel sanatlar, fotoğrafçılık, moda ve mimarlık dallarında; sanatçıların çalışmalarını destekleme ve teşvik etmeyi amaçlıyor.

Eski bir yağ fabrikasının bir sanat merkezine dönüştürülmesiyle ortaya çıkan FAC, hem modern bir sanat müzesi, hem gece kulübü, hem bar hem de tiyatro alanı olarak hizmet veriyor. Burada romunuzu keyifle yudumlarken, sıcak, dost canlısı Kübalılarla sohbet edebilirsiniz.

Mekân, Perşembe-Pazar günleri 20.00-03.00 arası açık. Diğer günler kapalı. Giriş ücreti 2 CUC

Havana'da yapılacak diğer faaliyetler

El Cementerio de Cristóbal Colón - Colon mezarlığı

Adını Christopher Columbus'tan alan mezarlık,1876 yılında, Havana'nın kuzeydoğusunda, Vedado'da kurulmuş. 1868'deki kolera salgını nedeniyle yerliler, ölenleri için daha büyük bir mezarlığa ihtiyaç duyulması üzerine yapılmış. Sosyal sınıflara göre parsellenen mezarlığı gezerken; rahipler, askerler, fakirler, bebekler, salgın hastalık kurbanları, putperestler ve mahkûmlar gibi ayrımları fark edebilirsiniz.

Colon mezarlığı, zamanla; yaptırdıkları anıtsal mezarlar, dekoratif mermer süslemeler ve heykellerle, zengin ailelerin, zenginliklerini ve güçlerini sergilediği bir alan haline gelmiş.

Mezarlıkta ayrıca 500'den fazla şapel olduğu tahmin ediliyor.

Museo de Naipes - Kart Müzesi

Havana’nın en eski fakat en ilginç müzelerinden olan Kart Müzesi, Plaza Vieja’da yer alıyor. Dünyadaki yedi kart müzesinden Museo de Naipes'da, saygın sanatçılar tarafından üretilen, farklı tasarımlara sahip kart desteleri, kartpostallar, baskılı eşyalar, film posterlerinden oluşan bir koleksiyon bulunuyor. Müzede ayrıca Hitler, Roosevelt, Sean Connery, Robin Williams gibi ünlülere ait karikatürler de bulacaksınız.

Ziyaret saatleri: 09.30-17.00. Giriş ücretsiz

Jardín Botánico Nacional - Ulusal Botanik Park

Havana’nın en güzel yerlerinden biri olan Jardin Botanico Nacional, 600 hektarlık bir alana yayılıyor. Şehir merkezinden biraz uzakta, Carretera del Rocio bölgesinde yer alan Botanik Park; Küba florasından ve dünyanın dört bir yanından getirilen bitki ve çiçeklerle,  4.000’den fazla bitki türü ve 150 bin örnekle adeta cenneti andırıyor.

Parkın en dikkat çeken noktası ise rengârenk görüntüsüyle Japon Bahçesi. Bu eşsiz görünüme, Kasım ve Şubat ayları arasında göçmen kuşları eşlik ediyor. Parkın her yerine yürüyerek ulaşmak zor olacağı için günde 4 kez tren turları yapılıyor.

Parkın ziyaret saatleri 08.00-18.00 giriş ücreti 4 CUC.

Jardín Madre Teresa de Calcuta - Rahibe Teresa Kalküta Parkı

Havana Vieja’da yer alan park, Rahibe Teresa anısına yapılmış. San Francisco de Asís Manastırı Bazilikası’nın arkasında yer alan parkta, Küba ünlülerinin heykelleri yanı sıra, bir Ortodoks şapeli de bulunuyor.

Bahçedeki heykeller arasında Küba devrimcilerinden Antonio Núñez Jiménez'in heykeli de bulunuyor. Rahibe Teresa’nın bronz heykeli görülmeye değer.

Parque Lennon - Lennon Parkı

Park, pop müziğinde devrim yaratan, rock müziğinin yaratıcısı, 60’lı yılların unutulmaz müzik grubu "The Beatles"ın gitaristi ve solisti, John Lennon’un anısına yapılmış. Parkın ve heykelin açılışını, Lennon'ın New York’ta uğradığı suikastın 20. yıl dönümünde, 8 Aralık 2000 günü, bizzat Fidel Castro yapmış.

The Beatles, düzene karşı, protest müzik yaptığı için bazı ülkelerde, "Halkta olumsuz etkiler yarattığı" gerekçesiyle yasaklanmıştı. Beatles'a tepki gösteren ülkelerin başında da ABD geliyordu. Küba'da ise Beatles ve Lennon, bir isyancı ve devrimci olarak bir ikon. Bu nedenle Lennon Park'ı ve heykeli, Kübalılar için bir simge değeri taşıyor.

HAVANA'DA NEREDE KALINIR?

Frank Sinatra’nın balayını geçirdiği, Hotel Nacional De Cuba, çok ünlü ve tarihi bir otel. Otel fiyatları genel olarak 90 CUC – 300 CUC arasında değişiyor. Ben size "Casa Particular" denilen, devlet kontrolündeki pansiyon evlerini öneririm. 

Hem konaklıyorsunuz, hem de Küba halkının tipik yaşantısına şahit oluyorsunuz. Üstelik temiz ve ekonomik de; 20-30 CUC arasında yer bulabilirsiniz.

Kalacağınız yeri, Plaza Vieja bölgesi civarında seçmenizde yarar var. Eski Havana’da her yer birbirine yakın. Ama genelde hayat akışı; Plaza Vieja ve Obispo caddelerinde yaşanıyor. Iberostar Parque Central, Hotel Saratoga, Hotel Florida, Hotel Ambos Mundos, Hotel Raquel, Hotel Telegrafo, Hotel ınglaterra ve Hotel Los Frailes bölgedeki otelllerden bazıları.

Başka yerler bulmak için AirBnb ve Casa Particular sitelerine bakmanızı öneririm.

YEME İÇME

Küba mutfağı, genel olarak İspanyol-Karayip karışımıdır. Yemeklerinde en çok; domuz eti, deniz mahsulleri, mısır ve siyah fasulye kullanılıyor. Seçtiğiniz ana yemeğe göre yanında; siyah fasulye, pilav, muz kızartması, salata veya tatlı patates gibi garnitürler de oluyor.

Paladar; büyük olsun, küçük olsun, ev mutfağından restorana çevrilmiş işletmelerin genel adı. Havana’da en lezzetli ve doyurucu yemeği, lüks otel restoranlarında değil, paladarlarda yiyebilirsiniz. Turistlerin rağbet ettiği paladarların başında; "Paladar la Guarida" ve Havana Vieja’daki "Habana Factoria" geliyor.

Başlıca içecekleri, şeker kamışından ürettikleri Rom. Genelde 1, 3 ve 7 yıllıkları tüketiliyor. Rom, 1600’lü yıllarda şeker kamışı tarlalarında çalışan kölelerin acılarını ve açlıklarını bastırmak için buldukları içeceğin adı. Bu yüzden ona "Kölelerin gözyaşı" da deniyor. Küba'da Bacardi adını anmayın. Bacardi, Batista’ya yardım ettiği için Küba’da istenmiyor. En yaygın satılan rom markası, Havana Club.

Turistlerin en rağbet ettiği kokteyl, Mohito. Rom, nane yaprakları, yeşil limon, esmer şeker ve Küba'ya özgü maden suyu ile yapılıyor. Rom dışında rom, şeker şurubu ve lime suyu ile yapılan Daiquiri ve  rom, hindistan cevizi yağı ve ananas suyundan yapılan  Pina Colada, diğer ünlü içecekleri.

Turistlerin en çok rağbet ettiği barları; Ernest Hemingway'in Mohitosunu içtiği “La Bodeguita Del Medio” ve "Daiqiri"sini içtiği "La Floridita Cafe". Tabii buralarda 0,90 CUC’a  içebileceğiniz Mohito’nun fiatı,  4-5 CUC'a çıkıyor. Bu yerler zaten "Hemingway’in mekânı" olarak anılıyor.                         

Küba'da bira da çok tüketiliyor. Daha hafif olan Crystal ile daha sert olan Bucanero olmak üzere iki bira markaları var. Kahve bir diğer çok tüketilen içecekleri. Plaza Vieja’daki Cafe el Escorial’de kahvelerinizi çektirebilir ve kahve kokteyllerinin tadına bakabilirsiniz. 500 gram çekilmiş kahve 6,75 CUC, çekilmemiş isterseniz 6,5 CUC. Ayrıca kapalı paketlerde satılan Cubita ve Serrano gibi kahveleri marketlerden satın alabilirsiniz.

ALIŞVERİŞ

Küba'da market, AVM gibi yerler aramayın. Karşınıza zırt pırt reklam panoları da çıkmıyor. Etrafta, duvarlarda, alışveriş yerlerinde hiç reklam panosu yok.

Kübadan en çok alınan ürün, puro. Özel ambalajlı veya tek kutu içinde satılan puroların fiyatları yüksek. En ekonomik olanı, 25 adet büyük puronun bulunduğu kutular. Genel olarak fiyatlar, 25-40  CUC arasında değişiyor. Puro alış verişi, pazarlığa çok açık.

Yurt dışına çıkarken puro bandrollerini göstermeniz istenebilir. Bu nedenle kutunun içinde bandrol olmasına dikkat edin. En fazla 2 kutu (50 adet) puro ve 3 şişe alkol çıkarabileceğinizi unutmayın.

Pasajların içi resim galerisi gibi. Küba'ya gelen turistlerin en çok alışveriş yaptığı meta, purodan sonra sanat eserleri. Tablo, biblo vb. sanat eserleri çok uygun fiyata satılıyor ve çok değerli. Eserleri ülkeden çıkarmak için 1-3 CUC tutarında pul almanız gerekeceğini unutmayın. Eseri aldığınız yere bu konuyu danışmalısınız. 

Sanat eserleri ve puronun yanında en çok alışverişi yapılan bir diğer ürün, Alicia Krem. Bu kremin 4 çeşit ürünü bulunmakta; Plesenta ve Aleo Vera’lı gece kremi, Propolis’li göz altı kremi, gündüz kremi ve ileri yaş kullanıcılar için özel bir krem. Bu ürünler yılda iki defa üretiliyor. Bu nedenle her yerde, her zaman bulunmuyor.

Sokak aralarında "Bakkal" kılıklı dükkanlar da var. Bu dükkanlardan sadece Kübalılar mal alabiliyor. Orada CUC değil pezo (CUP) geçerli. Ürünler çok ucuz. Ama turistler buralardan alışveriş yapamıyor. Zaten buralarda da halkın kullandığı 10-15 çeşit maldan fazlasını da göremezsin.

ULAŞIM

Küba’da tren, tramvay gibi şehir içi toplu taşıma araçları yok. Ulaşımı taksiyle sağlamanız gerek. Zaten ihtiyacınız da yok. Eski Amerikan arabalarından başka; payton, motosiklet, bisiklet; limon denilen, üstü yumurta gibi sarı renkli fiberle kaplanmış Coco Taxi, Bici Taxi markalı, motosiklet veya bisikletten bozma adaptasyon taksiler de var. Araçlarda taksimetre yok, binmeden önce pazarlık yapmanız gerekiyor. Biz 4-5 km. yol için 5 CUC ödemiştik.

Küba’da 70 bin kadar Amerikan arabası mevcut. Çoğu 1950'lerden kalma. Uzun yıllar, Amerikan ambargosu nedeniyle, sadece ABD ile değil, başka ülkelerle deticaret yapamıyorlar. Arabaların yenilerini alamadıkları için eskileri tamir ederek kullanıyorlar. Fakat turistler bu arabalara çok rağbet gösteriyor. Artık ABD ile ilişkilerin normalleşme sürecine girmesi nedeniyle diğer ülkelerden yeni araçlar almaya başlamışlar. Yeni arabalar, korkarım Küba'nın nostaljik havasını bozacak. Bu atmosferi kaçırmamak için Küba'yı biran önce görmelisiniz.

Şehirlerarası ulaşımı ise devletin otobüs firması Viazul araçlarıyla yapabilirsiniz. Önceden bilet ayırtmalısınız. Aksi halde bilet bulamayabilirsiniz. Otobüs ile seyahat ederken, uçakta olduğu gibi; öncelikle check-in yapıp bagajınızı görevlilere teslim etmeniz gerekiyor. Biletinizde koltuk numarası yazsa bile, Viazul’da erken gelen oturur sistemi işliyor. Kişi başı 20 kg. bagaj hakkınız var ve fazla bagajınız için kilo başına 0,25 CUC ödemeniz gerekiyor. Şehirlerarası seyahat bilgisini ve bilet satın alma işlemini www.viazul.com adresinden yapabilirsiniz.

Araba kiralamak isterseniz günlüğü 30-40 CUC.

SAĞLIK

Küba'da sağlık hizmetleri çok gelişmiş durumda. Ülkede çok sayıda doktor ve sağlık personeli var. İlaç bakımından da gelişmiş bir ülke. Türkiye dâhil, dünyanın her yerinden, tedavi için birçok insan Küba'ya geliyor. Özellikle akciğer kanseri tedavisinde tercih edilen birinci ülke konumunda. Dünyanın en etkili güzellik kremi Küba’da üretiliyor. Özelliği; plasentadan yapılıyor olması. Fiyatı da 7-8 CUC civarında. Uluslararası eczanelerde ve büyük otellerin mağazalarında bulmak mümkün.

Küba, aynı zamanda çocuk ölümlerinin en düşük olduğu Latin Amerika ülkesi. İki yüz kadar değişik hastalığın tedavisiyle ün salan Küba'nın sağlık hizmetlerini, aşağıdaki linkten öğrenebilirsiniz.

www.kübadatedavi.com

Küba gezi notlarımın Havana kısmı çok uzun olduğu için Pınar del Rio – Vinales, Trinidad, Santa Clara ve Cienfuegos gezi notlarımı Cuba-2 adlı yazıda yayınladım.https://www.lamiygc.com/BlogDetay.aspx?ID=390&&Baslik=lami-yagcilarlioglu--tanrinin-cezasi-calismanin-evrimi  linkinden ulaşabilirsiniz. 

Bir başka seyahatte buluşmak ümidiyle...

Bu İçeriği Paylaş

Benzer Yazılar: